Bölüm 3 // Papatyalar

Her şey öyle hızlı bir değişim içindeymiş ki. Kurduğum küçücük dünya dışında bambaşka bir dünya varmış. Ağzım açık izliyordum bu dünyayı..
İki tane daha ergenlik çağında kız gelmişti kahve almaya. İkisini de görseniz nasıl da güzellerdi. Ama yaşlarına göre epey büyük giyinmiş hatta makyaj yapmışlardı.  Bebek gibi tenlerinin ne bir fondötene ne de başka bir şeye ihtiyacı vardı. Sohbetleriyse hep güzellik ve kilo üzerineydi. Öylesine şaşırdım ki. Ben onların yaşlarındayken makyaj ne bilmezdim. Kilo falan zaten umrumda olmazdı. Top oynama derdindeydim. Tabi bir de beğenilmek isterdim  ama olduğum gibi beğenilmek. Bu fikrim hiçbir zaman da değişmedi. Hep olduğum gibi sevilmek istedim. Kendime bakıyor oluşum kendime olan saygımdandı. 
Ben böyle böyle her geleni inceler, kulak misafiri olur olmuştum. Şuan bunun etikliğini düşünmeyecektim. 
Yine hem dinledim hem çalıştım o gün. Öylesine yorulmuştum ki anneannemin tekli koltuğuna kendimi attığımda ayaklarımın altı zonkluyordu. Pamuğum halimi görünce "Gitme o işe, seni çok yoruyorlar." diyordu. Bilmiyordu ki her yerim ağrısa da bir şeyler başarıyor olmak şahane bir şeydi. 
Güzel bir sofra kurmuştu Pamuğum. Çeşit çeşit dolmalar ve salatalarla süslemişti. Bende gelirken bir seyyar çiçekçiden papatya almıştım. Bembeyaz ellerine de ne yakışmıştı çiçekler. Gözleri dolmuştu. Dedem de onu "Papatyam" diye severdi,en sevdiği çiçek papatya olduğundan. Güzel,  narin bir kadındı anneannem, aynı papatyalar gibi.
Bense küçüklüğümden beri Pamuğum derdim ona. Bembeyaz ve yumuşacıktı teni aynı pamuk gibi. 
Anneannem kalan tek yakınımdı. Bir çok akrabamla zaten görüşmüyordum. Bundan tam yedi yıl önce dedeciğimi kaybettik. Ben sekiz yaşındayken de annemi. O günden sonra birbirimize dayandık anneannemle.. 
Babam.. Nasıl anlatılır bilmiyorum. Hiç görmedim onu, hiç tanımadım. Öldü mü derseniz onu da bilmiyorum. Annemi ben daha bebekken bırakıp gitmiş. Onu hiç aramadım. Çok merak ettim, ama aramadım. Beni sevseydi, gitmezdi çünkü. Beni merak etse, arar bulurdu.. 
Annem.. Anneannem gibi bembeyaz tenli,siyah saçlı, mavi gözlü bir bakanın bir daha baktığı bir kadın. En güzel anılarımda o vardı. Sekiz yaşında ona en ihtiyacım olduğu anlarda onda gönlü yok  diye iş yerinin sahibi tarafından bıcaklanılarak öldürüldü. Düşünürken bile boğazıma saplanır sanki o bıçaklar. Daha sekiz yaşındaki bir çocugu annesinden ayırmak için ne kötü bir sebepti. 
Ölümün ne olduğunu bilmediğim o günlerde hep yazdım işte. Başka kimseyle konuşamadım. Hatta bir süre hiç konusmadım. O sıralarda hep anneannemin kucağındaydım ya da bu tekli koltukta..

Yorumlar

  1. Yanıtlar
    1. Gelecek. Bir sonraki bölüm olan Bazı son günleri okuyabilirsiniz. Sevgiler.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

O ADAM

Bölüm 2 // Yeni Başlangıçlar